Ne Kadar Protein Almak Lazım?

Protein. Ağırlık ile haşır neşir çoğu kişinin favori makro besini. Tok tutar, kas yapar, çok önemlidir, çok sevilir. Peki ne kadarı yeterlidir ve fazlasının daha fazla yararı var mıdır?

ARAŞTIRMALAR NE GÖSTERİYOR?

Araştırma konularına her zaman çok kuşkulu yaklaşıyorum. Çünkü bir araştırma yapıldı diye bu kesinlikle konuyu kanıtlamaz. Yapılan araştırmanın yorumlaması çoğu zaman istenilen sonuca göre yontulabilir. Aynı şekilde, değişkenler çok olduğu için sonuçlar genel olarak bir doğruluktan ziyade, yapılan araştırmanın mizacına uygun şartlarda ortaya çıkan sonuç, doğruluk payı daha fazla taşıyabilir. Bunları söyledikten sonra bir miktar araştırmanın çok kısa açıklamalarını yazacağım.

•    Tarnopolsky et al. (1992) Güç atletleri arasında 1.4g/kg ve 2.42g/kg protein alımı arasında, genel vücut protein sentezi ve yağsız kütle arasında bir fark görülmedi.
•    Walberg et al. (1988) Halterciler 1.6g/kg protein miktarı ile yağ yakarken pozitif nitrojen dengesinde kalabildiler.
•    Tarnopolsky et al. (1988) Yalnızca 0.81g/kg protein alımı ile elit vücut geliştirmeciler (5 seneden fazla vücut geliştirme tecrübesi ve muhtemel steroid kullanımı) 10 gün süre içerisinde pozitif nitrojen dengesini sağlayabildiler. 1g/kg miktar ile bir alt seviye vücute geliştirmeciler 2 hafta boyunca sorunsuz nitrojen dengesini pozitif tuttular. Araştırmayı düzenleyenler ortalama bir vücut geliştirmeci için 1.20g/kg miktarın gayet yeterli olduğunu belirttiler.
•    Lemon et al. (1992) 1.35g/k yada 2.6g/lkg protein tüketen acemi vücut geliştirmecilerin kas kütleleri ve güçleri üzerinde fark tespit edilmedi. 1.65g/kg’nin garanti olacağı belirtildi.
•    Hoffman et al. (2006) 3 ay boyunca 1.7g/kg veya >2g/kg protein alan güç atletlerinin vücut kompozisyonları, güçleri ve hareketsiz zamanlardaki hormon konsantreleri arasında bir fark ölçülmedi.

Bunlar ve bunun gibi daha bir çok araştırma 1.6g/kg üzeri protein alımının daha da faydalı olmadığını gösteriyor.

Aynı zamanda bazı araştırmalar da gösteriyor ki;

• Bir hafta içerisinde , 1.6g/kg protein alımı 0.8g/kg alımından yağsız kas kütlesi korunumu için daha etkili oldu. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/3182156

• İki haftalık süre içerisinde 2.3g/kg protein alımı 1.0g/kg protein alımına göre, ağırlık kaldıranlarda iki hafta içerisinde daha fazla kas korunmasını sağladı http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19927027

4 haftalık sürede, bir süredir ağırlık çalışan kişiler üzerinde yapılan araştırmada, 2.4g/kg’ın 1.2g/kg’dan daha fazla kas kütlesi korunmasını sağladığı görüldü. https://macsphere.mcmaster.ca/handle/11375/15355


BU ARAŞTIRMALAR NE ANLAMA GELİYOR?

Önce yazdıklarım ortalama olarak 1.2g/kg – 1.8g/kg arasında bir miktarın gayet yeterli olacağını söylüyor.

Sonradan yazdıklarım ise eğer ortalama olarak 1.2g/kg – 1.6g/kg’dan az protein alınıyorsa fazlasının daha faydalı olduğunu söylüyor.

Benim yorumlamama göre bu demek oluyor ki, ortalama olarak kilo başına 1.2 ile 1.6 gram protein alımı sağlandıktan sonra fazladan bir fayda görülmüyor.

Bu miktardan daha az bir protein alımı olduğu zaman daha fazlasının daha etkili olduğu söyleniyor ama miktar arttıkça faydanın arttığını göstermiyorlar. Yalnızca gereğinden eksik alınması optimum sonuca ulaşmayı engelleyebilir ama fazla alınması ekstradan fayda sağlamıyor.

“BEN DAHA KASLI VE İLERİ SEVİYEYİM DAHA ÇOK PROTEİNE İHTİYACIM VAR” MI?

Bu çok yaygın bir inanış. İç güdüsel olarak yaklaşınca sanki doğru gibi geliyor ama mantık olarak bakınca bir çok hata var.

Herkeste sürekli olarak devam eden bir protein yıkım ve sentez süreci vardır. Dirençli çalışmalar hem yıkımın hemde sentezin artmasını sağlar ve genelde bu sentezin lehinedir. Direnç çalışmaları (calisthenics, powerlifting, bodybuilding, weightlifting gibi kasların yerçekimine karşı ve/veya ağırlıklara karşı çalıştığı sporlar) Direnç çalışmalarında ilerleme kaydettikçe vücut protein yıkımını önlemede daha verimli hale gelir. Daha az yıkım demek, daha az proten ihtiyacı demektir.

Ayrıca benzer şekilde seviye olarak ilerledikçe, antreman sonrası protein sentezi eskiden olduğu kadar artmaz. Kişi genetik limitine yaklaştıkça antreman sonrası yapılacak olan kas miktarı eskisine göre çok daha az olur. Daha az miktar kas yapmak için daha çok kasa gereksinim duymak çok da mantıklı gelmiyor bana. Birde vücudun daha az yıkım olacak şekilde çalışmaya başladığı düşünülürse, optimum gelişim için eskisinden olduğundan daha az proteine ihtiyaç duyulur.

eating1
Protein takıntılı olmayın. Bir noktada kendinizi, kendi ayaklarınızı yerken bulabilirsiniz. Aman dikkat.


DAHA ÇOK YEMEK KÖTÜ MÜ?

Özellikle spor ile alakalı olmayıp kötü olduğunu söyleyen çok fazla araştırma var ve aynı zamanda bir etkisi olmadığını söyleyen belki daha da çok araştırma var. Bana kalırsa bu tercih meselesi. Çünkü durum kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Fazla protein almak sindirim açısından problem yaratabilir. Umarım sindiriminize dikkat ediyorsunuz çünkü yenilenlerden ne kadar fayda sağlandığını gösteren daha iyi bir sistemimiz yok. Aynı zamanda çok fazla protein yemek başka besinlerin yeterince yenememesine sebep olabilir. Protein diğer makro besinlerden daha doyurucu olduğu için, bir günde eğer 200-250g protein yiyorsanız diğer besinleri yemek biraz zor olabilir. Dengeli bir beslenme, gereksiz fazladan proteinden gelişime daha çok katkı sağlayacaktır.

1g/LB – 2.2g/KG NEREDEN ÇIKTI?

Bu endüstride ortaya çıkan mitlerin zaten büyük bir çoğunluğu steroid kullanımından doğuyor. Her gün bir kas çalışmak, yüksek tekrar ile daha çok yapılması, düşük yağlı beslenmek gibi fazla protein kullanımı da steroidler sayesinde bu dünyada yerini bulmuş oluyor. Peki neden?

Çünkü steroid kullanımı protein sentezini normal bir insanınkinin çok daha üzerine çıkarıyor ve doğal olarak, daha çok protein sentezi için daha çok protein kullanılabiliyor. Çünkü kullanılabilecek fırsat yaratılıyor.

Bunun dışında;

• Daha çok daha iyidir şeklindeki düşünme tarzı ile “eğer 100 yeterse, 200 süper” diye düşünüp, uygulamak
• 0.65g/lb yeterli görünürse eğer genelde 0.75-0-85/lb “garanti olması için tavsiye ediliyor ve çoğu kişi düz hesap olarak “1” i kullanıyor. Bu arada “lb” olarak yazdığım “pound” ağırlık birimini kilograma çevirmek için 2.2 ile çarpabilirsiniz.

Ve en büyük sebeplerden bir tanesi: Supplement firmaları.

Supplement firmaları tarafından sponsorlu şekilde gerçekleştirilen ve proteinin neredeyse mucizevi etkileri olduğunu “kanıtlayan” bir çok araştırma var. Bunu sebebi tabii ki daha fazla protein tozu satmak için. Tabii ki inanılmaz şekilde işe de yarıyor çünkü insanlarda zaten sihirli bir çözüm arıyor.

Amino-spiking--The-spam-that-rocked-the-supplement-world
Protein tozu içmek zorunda değilsiniz. Eğer yeteri kadar protein alamıyorsanız kullanabilirsiniz ancak hiç bir supplementtan mucizevi bir etki beklemeyin. Aynı şekilde doğal besinlerden daha etkili olacaklarını düşünmeyin.

NE KADAR ALMAK GEREKİYOR?

Kilo başına 1.2g ile 1.8 g arasında almak “doğal” olarak çalışanlar için yeterli olmalı. Daha bu işte başlarda iseniz üst sınıra daha yakın almak faydalı olabilir çünkü kas yapma potansiyeli yüksek olduğu için yapacak malzeme sağlanması gerekiyor.

Daha fazla yemek ise tamamen tercih meselesi, tadını seviyorsanız ve yemek güzel geliyorsa daha çok protein yemekte bir sakınca görmüyorum. Ayrıca daha çok yemek için bir diğer tercih sebebi tokluk hissini arttırması olabilir.

Yağ yakma zamanlarında alınan protein miktarında değişiklik yapmakta aynı şekilde tercih meselesi. Kilo verirken daha az kas yapma potansiyeli olacağı için, normal limitlerin üstüne çıkmak fazladan bir fayda sağlamayabilir. Ancak fazla protein ile daha uzun süre tok kalmak kesinlikle yağ yakma dönemlerinde faydalı olur. Ayrıca proteinin termojenik etkisinin yüksekliği dolayısıyla, daha çok protein yenip net miktar olarak daha az miktar kalori alınabilir. Yağ yakarken bundan da faydalanılabilir. Tabii ki kimi insanlar karbonhidratlar az olunca enerji yoksunluğu çok çeker o yüzden o kişiler için fazla proteinden çok fazla karbonhidrat daha fazla işe yarayabilir.

Yani sonuç olarak çok, çok az almadıktan sonra çok kaslarınız eriyip gitmez merak etmeyin. 5-10 g az yada fazla almakla uğraşmak yerine genel olarak yeteri kadar kalori alıp almadığınıza dikkat edin. Yeterli kalori almadıktan sonra bu kalorinin hepsini proteinden alsanızda fayda etmez. Protein bu oyunun yalnızca bir kısmı, önemli mi? Tabii ki önemli çünkü yapı taşımız. Ancak bir bütünü oluşturan parçaların hepsi önem taşır. Bir parça eksik ise bütün, bütünlüğünü kaybeder.

Dengeli ve sağlıklı bir beslenme ile, kendini gerçekten vererek yapılan amacına uygun bir spor istediğiniz sonuçları rahatlıkla verecektir. Ufak tefek şeyleri kafanıza takmayın. Labaratuvarda deney yapmıyoruz bir kaç gram eksik yada fazla protein yada karbonhidrat yada yağ yemek patlamanıza yada kaslarınızın ölmesine sebep olmaz. Devamlılık çoğu şeyden daha önemli. Kendinizi iyi hissediyorsanız ve mutlu iseniz yapmaya devam edin.

 

 

Ufak Tefek Yağ Yakma İpuçları

Yağ yakmak kimileri için çok zor, kimileri için ise hiç problem değil. Eğer zor olanlar tarafındaysanız, zorlayıcı ve disiplinli bir şekilde kendinizi kısıtlamadan yağ yakmak için bazı ipuçları uygulayabilirsiniz. Öncelikle farkında olmanız gereken şey, yağ yakımı anında gerçekleşmiyor, yani en azından gerçekleşsede görülemiyor. Bunun nedeni ‘whoosh effect’ adı verilen bir şey. Hücre içerisindeki triglyceridler (yağ hüreleri) enerjiye dönüşerek harcanınca yerine geçici olarak su doluyor ve hücrenin boyutu hemen ufalmıyor. Sanırım bunu sebebi vücudun tekrar kaybettiği çok değerli enerji kaynağını bir süre geri beklemesi. Arada bir süre geçince bir anda hızlı bir kilo kaybı olabiliyor. Hem tartıda en aynada bir anda gözle görülür bir değişim oluyor. İşte bunun sebebi ‘whoosh etkisi’.

O yüzden yağ yakarken aceleci olmayın, günlük işlerinizde, çalışmanızda ve beslenmenizde yapacağınız ufak tefek değişiklikler ile zorlanmadan, hatta pek uğraşmadan yağ yakabilirsiniz. Açıkcası ben, her yediğimin miktarını düşünmektense ufak tefek değişikliklere alışıp, onları alışkanlık halinde uygulamayı tercih ediyorum. Yapılan ufak tefek farklılıklar birikerek, uzun vadede çok etkili olacaktır.

Damlaya damlaya göl olur.

Evet gelelim ipuçlarımıza.

1.Günde en az 20 dk yürüyüş

Bir çok açıdan faydalı olan yürüyüş aynı zamanda yağ yakmanıza da farklı açılardan faydalı olacak. Eğer yakınlarda yürüyecek güzel bir yer varsa sabahları yürüyüşe çıkabilirsiniz. Yatakta dönüp durmaktan ve uyanmaya çalışmaktan çok daha enerjik bir başlangıç yapacağınızdan emin olun. Veya akşam üzeri yemekten sonra bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Ekstradan bunları yapmak istemiyorsanız gün içerisinde kısa mesafeler için taşıt kullanmayın veya bir yerlere gitmek için üşenirseniz bunu fırsat olarak görüp, hem yürüyüşü de aradan çıkartırım diye düşünerek hemen, düşünmeden yapmaya başlayın.

Yürüyüş yalnıza fazladan kalori yakmakla kalmayıp, vücudun anabolik, yapıcı hormonlarını salgılamasını sağlar. Bu sayede vücut daha iyi iyileşir.

Akşam üzeri yapacağınız sakin bir yürüyüş, parasempatik sinir sistemini tetikler, sindirime yardımcı olur, uykuya geçişi kolaylaştırır. beyni sakinleştirir. Bu da sonuç olarak stresi azaltır. Yani daha çok gelişim!

En önemli etkilerinden biri de insulin duyarlılığını geliştirir. Şeker hastalığını önlemede yardımcı olur ve aç karna kan şekerini düşürür. Aç karna kan şekeri ne kadar düşükse, acıkma sıklığınız o kadar az olur. Sonuç olarak yağ yakmak kolaylaşır.

Sadece yürüyüş ile ilgili bir yazı olmayacağı için burada kesiyorum ama isterseniz kendiniz araştırmaya devam edin. Bu kadar fayda zaten 20 dakikalık bir yürüyüşe sizi ikna etmiyorsa ne eder bilmiyorum.

2.Sabahları Düşük veya Sıfır Karbonhidrat

Burada da amacımız kan şekerini çok fazla yükseltmeyip, insulini daha sabit ve düşük tutmak. Çok basitleştirerek insulini açıklarsak: kan şekeri fazla yükselince vücut için savunma olarak pankreasten insulin salgılar ve kan şekerini düşürür. Bu olurken de kandaki şeker, gerekli yerlere dağıtılır. Yani ihtiyaç varsa kas hücrelerinde depolanır, beyinde kullanılır, belli işlemler için enerji kaynağı olur, gerek yoksa ileride kullanılmak üzere yağ olarak depolanır. Genel olarak insulin için, tam olarak diyemesek de, taşıyıcı görevi görüyor diyebiliriz. Çünkü en anabolik hormonlardan biridir. Büyüme için gereklidir. Ama bu büyüme yalnızca kas büyümesi değil, genel olarak büyümeden bahsediyoruz. Kas ve yağ hücrelerinin büyümesinden.

Tabii ki diyebilirsiniz “madem kas büyümesi de sağlıyor geceden o kadar aç kaldıktan sonra neden yiyip yıkımı durdurmuyoruz?”.

Yalnızca karbonhidratlar arttırmıyor insulini. Proteinde insulin üzerinde etkili ama karbonhidratlar kadar dalgalanmalara sebep olmuyor ve daha fazla tokluk hissi veriyor. Ayrıca protein yiyerek protein sentezini tetikliyoruz ama karbonhidratların protein sentezi üzerinde bir etkisi yok.

Ayrıca açlık ile yükselen büyüme hormonu, kas kaybını önlemede yardımcı olacaktır ve yağ yakıma büyük katkısı olur. Sabahları karbonhidrat yemeyerek, daha uzun süre büyüme hormonunda faydalanabilir, kan şekerini arttırmayarak yağ depolamaz, insulini yükselterek uyuşuk ve uykulu olmazsınız.

ab0d7c52-438b-4d8a-bcba-7d5eb18ee892
İstediğiniz sebzeleri tavayı ısıtıp biraz yağ koyup 2 dk orta ateşte pişirip bir kaba alın. Yumurtayı biraz su veya süt ile çırpıp, iyice ısınmış tavaya dökün. Biraz katılık kazanmaya başlayınca sebzeleri bir tarafa ekleyip diğer tarafı üzerine kapatın. Çok pişirmeyin, kapatınca pişmeye devam eder. Afiyet olsun.

3.Daha Fazla Su iç. Özellikle Aç Hissedince

Aç olmak ile susamış olmak çok karıştırılan bir his. Uzun süredir bolca yeterli su içen biri iseniz artık sinyalleri algılıyor olabilirsiniz ama genel olarak yetersiz su içenler susamış mı aç mı olduklarını pek anlayamıyorlar. Hangisine dahil olursanız olun acıktığınız zaman büyük bir bardak su içmek bir süre açlığı bastıracaktır. Mideye kalorisi olmayan bir şey girmesi, açlığı bastırmak için süper bir yol. Ayrıca daha berrak ve enerjik hissetmenizi sağlar ki bu da yemek düşüncelerinden uzaklaşmak için gayet etkili.

WaterCh1
Suyun önemini anlamak hiç zor değil.

4.Set Arası Dinlenmeleri Azalt

Kardiyoyu ağırlık çalışmasının içine dahil etmenin en kolay yolu. Süper etkilidir. Yalnızca yağ yakımı değil daha fazla kas yapmak için ve iş yükü kapasitenizi arttırmak içinde etkili bir yoldur.  Ne kadar süre dinleneceğiniz tamamen size kalmış ama verimi yüksek tutacak bir çalışma tarzı uyguluyorsanız eğer çok daha fayda sağlayabilirsiniz.

Birbirini etkileyen hareketleri arka arkaya koyarsanız doğal olarak performans azalacaktır. Yani aynı kas grubunu supersetlemek, aynı görevi yapan kasları supersetlemek -Incline press ile shoulder press gibi ikiside itme, göğüs ile triceps gibi ikiside itme, barbell row ile biceps veya başka bir sırt hareketi gibi ikiside çekme olan kaslar- gibi. Birbirinin ‘zıttı’ olan kasları kullanırsanız daha etkili olur.

5.Tabata Ekle

Antreman sonuna, başına, sabah ilk iş, gece son iş, gün içinde yani kısacası istediğiniz zaman tabata yapabilirsiniz. Tabata nedire gelince.

Tabata: En meşhur H.i.i.t (high intensity interval training) metodu diyebiliriz. 20 saniye FULL efor, 10 sn. dinlenme şeklinde 8 set yapılır. Yani toplam ufakcık eziyet bir 4 dakika sürer. Yalnızca 4 dakika yeter mi demek için öncelikle hakkını vererek denemeniz gerek. Hakkın vermek demekte 20sn çalışma sıralarında eğer vücut ağırlığı yapıyorsanız mümkün olduğunca hızlı ve patlayıcı güçlü yapmak, eğer koşu veya bisiklet ile yapıyorsanız da olabildiğince hızlı hareket etmek demek.

Koşarken veya bisikletde uygularken en azından 3-4 dakika hafif tempo ısınma yapın ki hem sakatlık olmasın hemde performans daha iyi olsun.

Vücut ağırlığı için örnek verecek olursak. Seviyenize göre aslında her türlü hareketi kullanabilirsiniz ama çoğu hareket bu çalışmanın amacına pek uymuyor. Tabata çalışması bitince sizinde bitmiş olmanız gerekiyor o yüzden hem kas hem kardiyovasküler açıdan yorucu hareketler seçmek gerek. Mesela hepimizin favorisi burpees gibi. Ne kadar yorucu olacağına inanamayacaksınız. İlk başlarda alt noktada şınav yapmadan yukarı zıplamaya daha çok odaklanarak yapabilirsiniz. Her türlü kolay bir 4 dakika olmayacak.

indir (1)
Atletik şekilde hareket edin. Yavaş ve koordinasyonsuz olmamaya çalışın.

“Biraz” kendinizi geliştirdikten sonra zıpladığınız zaman ‘tuck jump’ yapabilirsiniz. Yani dizlerinizi patlayıcı bir şekilde havada göğse doğru çekin.

Bu kısa antremanlar yağ yakımı için gerçekten çok işe yarıyor. Bazı günler bu şekilde en zorlarını uygulayıp, bazı günlerde daha şınav, squat, mountain climber gibi daha kolay hareketleri arka arkaya yapabilirsiniz. Yani önce 4 dk birini bitirin. Daha sonra 4 dakika diğerini. Böylelikle 4-12 dk arasında kardiyonuzu bitirebilirsiniz. Düşünmez sadece zamana ve o süre içinde tekrar sayılarını her set düşürmeden yapmaya odaklanırsanız 4 dakika eziyet olsada geçiverecektir.

6.Daha Çok Protein

Protein zaten vücudumuzdaki her hücrenin yapı taşı olduğu için ne kadar önemli olduğunu sanırım anlatmaya gerek yok. Aynı zamanda iş yağ yakımına gelince protein yine diğer makrobesinlere göre 1 numara.

İlk ve en büyük sebebi besinlerin termojenik etkisinden kaynaklanıyor. Besinleri sindirmek için vücudun enerji sarf etmesi gerekiyor. Yediğimiz yağların %5-10, karbonhidratların %5-15, proteinlerin ise çılgınca bir miktar olarak %20-35’i sindirim sırasında kullanılıyor.Yani demek oluyor ki 1000 kaloriyi proteinden alırsanız ortalama 300 kalorisi sindirimde kullanılacak. Ayrıca fazla yenen proteinin yağ olarak depolanma ihtimali karbonhidrat ve yağlara göre çok daha az. Aynı zaman açlığı bastırma etkisi de olduğu düşünülürse, yağ yakma sırasında proteinin arttırılması fayda sağlar.

Çok fazla bu konu üzerinde durmayacağım, ileride protein ile ilgili doğrular ve yanlışları ele aldığım bir yazı yazacağım. Kilo başına 1.5-2 g protein alsanız gayet yeterlidir diyebiliriz. Sağlıklı bireylerde fazlasının da zararlı olduğunu gösteren bir araştırma yok.

7.Finisher (Bitirici) Ekle

Finisherlar adı üzerinde antremanı ve yapan kişiyi bitirmek için kullanılır. Her türlü amaca hizmet edecek finisher yapılabilir. Özellikle kondisyonunu arttırmak isteyen biri vücut ağırlığı kullanarak istasyon çalışması yapabilir:

Burpees
Mountain Climber
Jump Lunge
Spider Push Up
Plank and Reach

Bunu antreman sonunda ne kadar bitmiş olduğunuza göre 2-4 set arası yapabilirsiniz.

Veya merkezi bölge çalışmasını işin içinden çıkartıyim hemde kardiyo yapmış olayım derseniz 2-4 set arası aşağıdaki istasyonu uygulayın.

Hanging Leg Raise
One Arm Plank veya Plank and Reach veya Plank (seviyeye göre)
Glute Bridge
Renegade Row
Side Plank(tercihe göre eklenebillir)

Ben powerlifting yaptığım için tutuş gücümü ve merkezi bölgemi güçlendirecek hareketler yapıyorum. Tabii ki bodybuilding yapanlarda bundan baya faydalanabilir.

Suitcase Carry (havlu ile)
Dumbbell Swing
L hang
Renegade Row (isteğe bağlı)

Spor salonunda 30kgdan ağır dumbbell yoksa ve bir tarafa kapanmadan, omuzlar eşit seviyede, ağırlık bacakla beraber gidip gelmeden taşıyacak kadar gücünüz varsa, benim yaptığım gibi havlu ile 2 veya 3 plakayı beraber tutarak taşıyabilirsiniz. Yeni iseniz dumbbell ile başlamanızı tavsiye ederim çünkü hem havlu tutma işini zorlaştırıyor, hemde ağırlıklar sallanıyor olduğundan dengelemek daha zor oluyor. Aynı ağırlık dumbbell taşımaktan çok daha zor bilr hale geliyor.

Veya kas yapmaya yardımcı olacak bir finisher yapmak isterseniz bu yazıdaki çalışmalardan birinini seviyenize göre seçin ve en azından 2 set yapın.

Platepushes
Plakanın kayacağı uygun bir zemin bulursanız mesafeye ve yoğunluğa göre 3-6 set plaka itme yapabilirsiniz. Harika bir hareket.

Son olarak

Hayatınızda daha aktif olarak beklediğinizden çok daha fazla kalori yakabilirsiniz. Takıntı haline getirmeden her fırsatı değerlendirmeye çalışın. Bir yere gidecekseniz biraz erken çıkıp yürüyün. Hatta bu fırsatı aklınızı da geliştirmek için kullanmak isterseniz, sesli kitap indirin ve yürürken onu dinleyin. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Asansör kullanıyorsanız, yürümeyi tercih edin. Arkadaşlarınızla eğlenebileceğiniz aktiviteler yapmaya başlayın. Frizbi oynayabilirsiniz. Maçını yaparak inanılmaz kalori yakıp eğlenebilirsiniz. Yada kaykay veya paten sürmeye başlayın. Hem yeni bir şey öğrenmiş olursunuz, farklı yönlerden gelişirsiniz, hemde hatırı sayılır bir miktar kalori yakarsınız.

Yapılabilecek çok şey var. Engeller hep zihinde. Yapması imkansız tek şey, hiç başlanmayandır.

Beslenmede Arz – Talep İlişkisi

Yağ yakmak için temel kuralın aldığın enerjiden fazlasını harcamak olduğunu biliyoruz. Ama bunun hassas bir şekilde doğru takibini yapmak neredeyse olanaksız. İnsanın çoğu zaman bir günü diğerine uymuyor. Ortaya çıkabilecek o kadar çok değişken var ki, gün be gün aynı kalorileri tutturmaya çalışmak bana kalırsa gereksiz. İşe yaramaz mı? Yarar. Ancak herkes böyle sıkıcı bir yöntem uygulamak istemeyebilir ve haklıdırlar da çünkü gerçekten kimi zaman işleri daha da zorlaştırabiliyor.

Örneğin: SBİ (sıradan bir insan) çok güzel güneşli ve hafif esintili enerjik bir güne uyandı ve yataktan fırladığı gibi evde ufak tefek işler yapmaya başladı. Sonrasında işe gitmek için bindiği toplu taşıma ile trafikte sıkışıp kalmak bu kadar aktif bir zihin ve vücut ile kat kat zor olacağından istemsiz bir şekilde kendini araçın dışına atmış buldu ve güzel havanın mı yoksa üç beş yıldızın sırasının karışıp mı bu enerji artmasına sebep olduğundan emin olamadan yürümeye başladı.

İş yerinde hiçbir şeye üşenmeden işlerini bitirip, hatta normalinde hep öğle yemeğini sipariş etmesine rağmen, bu güzel günün hatırına civardaki bir yere yürüyerek gidip orada yemeye karar verdi.

İş bitti ve spor vakti geldi, SBİ ısınmayı bisiklette yapmayı tercih ettiği için yine atladı üzerine ve bu sefer isteksiz olduğu günlerde olduğu gibi her pedalda jole gibi sağa sola savrulmayıp, sanki tour de france’e katılmış gibi on dakika ciddi bir efor ile ısınmayı tamamlayıp ilk defa gerçekten ısınıp terledi bile.

Tabii ki bu kutsanmış günün etkisi antremana da müthiş bir seviyede yansıdı ve set aralarında “hangi şarkıyı açsam ya şimdi?” diye düşünmeyip, telefon ile haşır neşir olmayıp, hareketlerin arasında normalinin neredeyse yarısı kadar dinlenip, hakkını vererek, istekli bir şekilde antremanını bitirdi.

TWISTED_SISTER_-_STAY_HUNGRY_german_lp_1
Kendinizi odanın bir köşesinde bu halde bulursanız artık yemek yeme zamanı kesinlikle gelmiş demektir.

SBİ’nın karnı akşam eve gidince artık vantrolog olmamasına rağmen konuşmaya başlayıp açlığını dile getirdi. Ancak kendini dizginleyerek, SBİ yağ yakma amaçlarını göz önünde bulundurarak, internetteki bir kalori hesaplama makinesinin sonucuna uyarak, günlük sabit olarak alması gereken 2000 kaloriyi aldı, günü bitirdi ve yarının da böyle olmasını umarak tüm günün yorgunluğu ile uykuya dalıverdi.

Malesef ertesi gün hiç beklediği gibi olmadı. Bütün gün hareket halinde olmak bacaklarını yormuş, kısaltılmış dinlenme süreleri kaslara daha fazla hasar vermişti. Ayrıca ağırlıkları istekle kaldırmaktan  nasıl oluyorsa ön kolları, karın kasları ve garip garip ufak tefek kaslar nasibini almıştı. Bütün vücut kalori almak ve dinlenmek için çıldırıyordu. Spora gidecek hali falan yoktu ve işe bile gitmek istemiyordu ama son derece isteksiz şekilde taksi ile kapının önüne kadar gitti. Masasından hiç kalkmadan öğleni yaptı. Yorgunluğun ve bitkinliğinden güç bularak, zaten spor yapmayacağını da kafasına çoktan koymuş olduğu için azalan iradesi ile ipin ucunu kaçırdı ve güzel büyük bir pizza ve üzerine sufle yedi. Üzerine çöken rehavet ile birlikte yarı uyur yarı uyanık şekilde iş çıkış saatine vardı ve taksi ile eve giderek, ayakta bile durmak istemediğinden kendini koltuğa atıp, telefonundan yemek siparişi geldi ve gelen kremalı tavuklu makarnasını ve mutluluk vermesini beklediği zor günler dondurmasını yiyerek uykuya daldı.

laziness
Bu hale gelmeyin!

-Sonuç-
Zihinsel ve fiziksel olarak aktif olduğu gün SBİ fazladan 1-2 saat yürüyerek geçirdiği için oturacağından bir kaç yüz fazla kalori yaktı. Spor salonunda ısınma sırasında bisiklete daha hızlı bindiği için daha fazla kalori yakıp, kalp ritmi daha uzun süre yüksek kalarak kalori yakmaya devam etti. Her setine daha fazla konsantre ile daha istekli başlayıp, tamamladığı için daha çok kas aktif oldu ve daha çok iş yaptılar. Set aralarında az dinlenerek 1 saatte bitirdiği sporunu 40 dk de bitirdi ve aynı hareketleri yapmasına rağmen antreman sorasında ve sonrasınra (EPOC) yaktığı kaloriler ile beraber normalinden 1.5-2 kat fazla kalori yaktı. Bu ufak tefek farklılıklar bir araya geldiği zaman hiç azımsanamayacak bir miktar ortaya çıkar. Hemde yalnızca o gün değil, antreman daha verimli olduğu için bir gün sonrada yapım aşamasında vücut enerji talep eder. SBİ ortalama bir güne 2700 kalori yakıyor  ise o gün rahatlıkla 3500-4000 kalori yakmıştır ve kilo vermek için hergün yaptığı gibi 700 kalori açık vermek isteyip 2000 kalori alsa da aslında 1500-2000 kalori civarı bir açık vermiştir.

Peki bunun neresi kötü diyebilirsiniz. Adam zaten kilo vermek istiyor, o zaman fazla kalori açığı vermesi neden kötü olsun? Bu iki şekilde sorun yaratabilir.

1.Kısa vadede
Çoğu insan peşinde olduğu amacı hatırlatacak şeyler yaptığı zaman, bu durumu hatırlatacak bir ortam ve zihniyet içinde olduğunda, yapması gerekenlere daha sadık kalıyor. Mesela sigarayı bırakmak isteyen bir insan, bira içmeyi de sigara isteğini tetikliyor diye bıraktığında başarıya ulaşıyor olabilir. Ama bir gün hadi bir bira içeyim dediğinde sigara içmesi de çok daha olasıdır. Aynı şey çay için de geçerli olabilir. Tetikleyici bir faktör girdiği zaman alıştığımız kalıplara dönmek çok daha kolaydır.

Az önceki örnekte olduğu gibi SBİ spor yaptığı ve çok hareket ettiği gün daha aç olsa bile daha az yemek yemek daha kolay gelebilir çünkü “yaptıklarını ziyan etmek” istemeyebilir veya enerjik olmak,sağlıklı yaşam, hareket, spor ile diyet yapmayı bir şekilde kafasında bağdaştırdığı için uygun ortam sağlandığından , irade belki çok söz konusu bile olmadan, kalıba uygun şekilde otomatik olarak yapması gerektiğini düşündüğü şeyi uygulayabilir.

Ancak sonraki gün yorgunluk ve tembellik ile beraber spor da yapmayınca, yeni alışkanlıklar kazanmak için üzerine yazılmakta olan eski şablonlar ortaya kabarcıklar gibi su üstüne çıkıp patlayarak çevresindeki düşünceleri de etkileyebilir ve zincirleme bir şekilde alışkın olunan davranışa itebilir yani, daha önceden kilo alınırken yapılan, koltuktan bile kalkmadan yemek elde edebilmek, yürümekten kaçınmak, fast food alışkanlıkları gibi davranışlar kolay şekilde tekrarlanabilir.

Durum böyle olduğu zaman ilk günkü çok hareket ve az yemek ile açılan 1500 kalori, bir sonraki gün az hareket, çok yemek ile rahatlıkla kapatılabilir. Hatta çok büyük ihtimalle sıfırlamakla kalmaz, 2 günde toplam aldığı kalori, harcadığından fazla olabilir.

2.Uzun vadede
Diyelim SBİ ertesi gün arzularına ve isteklerine (aynı zamanda vücudunun taleplerine) yenik(?) düşmedi ve 2000 kalori almaya devam etti. Adeta kaya gibi iradesini, hiçbir şey yerinden oynatamadı ve aslında her hafta hesapta 5000 kalori açık yapmaya çalışırken, o çok enerji harcadığı günlerden bir kaç gün sonra kilo verdiğini görüp, haftada 2-3 kere bir şekilde kendini aynı şekilde iterek çok enerji yaktı ve haftada 7000-8000 kalori açık yaptı.

Aradan bir süre geçince doğal olarak, vücut enerji homeostasizi ile duruma adapte olacak ve yakılan kaloriler alınan kalorilere göre ayarlanacak. Bu da demek oluyor ki; SBİ ne yürüyüşlerinde aynı kaloriyi yakacak, ne spor sırasında, nede yediklerini sindirirken. Özellikle ihtiyacı olduğu zamanlarda vücut yoksun kaldıkça, durumu dengelemek adına daha büyük bir adaptasyon sağlamak isteyecek.

Vücut yapılan değişikliklere sarkaç gibi tepki verir. Ne kadar hızlı, sert bir değişim yaparsanız o kadar hızlı ve sert bir geri dönüş ile karşılaşırsınız. 

indir
Hemen bir tepki ile karşılaşmayabilirsiniz çünkü geri dönüş almak için önce aşamalar tamamlanmalı. Her bir topu kalori kısıtlamasıyla tetiklenen süreçler olarak düşünün. En sondaki top hareket edip geri döndükten sonra o kısıtlanmış kalori miktarı artık sahip olduğunuz metabolizma hızınıza eşit olabilir.

Bu sebeplerden dolayı, SBİ’da spontane, içten gelen hareket miktarı epey azalacak. Bu azalmaya “pek halim, enerjim yok yapasım yok pek” diye bir açıklama getirilir genellikle. Durum gerçekten de bundan ibaret olsa da, zaten vücudumuzun böyle durumlarda hareket etmekten bilinçli bir şekilde kaçınması söz konusudur, çünkü başıboş kediler gibi etrafta koşuşturmaya enerji harcamaktansa, o enerjiyi organlar ve hormonlar gibi daha mühim şeylere ayırmayı seçer.

Metabolizma yavaşladığı zaman sindirim sorunları da ortaya çıkmaya başlar. Az kalori alımından dolayı hormonlarda değişmeler olmaya başladığında ishal olunabilir. Bu besinlerin tam olarak sindirilemediğinden kaynaklanıyor. Veya kabız olmakta mümkün çünkü tiroit hormonu (özellikle T3) bağırsaklar üzerinde son derece büyük önem taşıyor ve fazla enerji açığında da en büyük hasarı tirot alıyor.

Yapmak gereken şey aslında çok basit ve düz mantık. Daha çok enerji harcanan günlerde daha çok yiyin, daha az harcanan günlerde daha az yiyin. Ben şahsen çoğunlukla bu farkı karbonhidratlar ile kapatıyorum. Özellikle zorlayıcı bir antreman yapacağım günden önce (karbonhidratlar glikojen olarak depolanıyor) ve o gün karbonhidratı daha yüksek alıyorum. Spor yapmadığım günler ise fazla karbonhidrat almıyorum. Tabii ki bu benim için işe yarıyor. Sizin neyi ne kadar değiştireceğiniz size kalmış. Ayrıca en azından vücut ağırlığının 1.5-2 katı (bu konuda çok fazla “araştırma” var ama hepsi farklı birşeyler söylüyor o yüzden emin olmak adına bu miktarı yazıyorum. Ama 1-1.5 katı arasında alırsanız da  bence bir sorun olmaz.) kadar protein alıyorsanız kalorilerin gerisi bir yere kadar etki yapıyor.

Kilo alıp verme sırasında ne yediğinizden çok ne kadar yediğiniz en büyük etkiyi yapıyor.

Tabii ne yiyeceğiniz size kalmış. Ben ne yersen o’sun lafına inanıyorum.Hücrelerimiz kendini yeniliyor ve yenilemek için, yapı taşlarının bir kısmını vücut üretiyor bir kısmını da dışarıdan sağlıyoruz.

7b730_feature_culinarymedicine_illo_1_h
Ne yersen o’sun.

Bu mantığı sadece kilo verirken kullanmanıza gerek yok. İhtiyaca göre davranmak, kilonuzu korumanıza da yardımcı olacaktır. Kilo vermek istediğiniz zamanlar sadece miktarı azaltın, almak isteyince arttırın. Yağ yakmak ve kas yapmak için belli koşullar sağlandıktan sonra, özel diyetler uygulamaya gerek yok.

Tabii ki hep aynı kalorileri almak ille kötü etkiler demiyorum ama doğal bir şekilde vücudun verdiği sinyallare uygun şekilde hareket etmek sağlığımız açısından en uygun olandır. Vücudumuz her türlü duruma adapte olabildiği için, değişimin devamlılığı için değişip, tekrar adapte olmamız ve tekrar değişmemiz gerekir. Hep aynı şey yapıldığı zaman doğal olarak adapte olmaz hiç sorun olmaz. Ancak ihtiyaca göre hareket edersek vücudun gelecek olanı tahmin etmesi mümkün olmayacaktır ve homeostasis sağlanması gecikebilir.

Uzun vadede daha enerjik kalabilirseniz daha çok hareket edebilirsiniz ve böylelikle daha fazla enerji yakabilirsiniz.  Hemde her gün aynı şeyi yemeye kendini adamak gerçekten sıkıcı bir şey. Kimi insanlar böyle bir yaklaşımı daha çok sevebilir çünkü düşünmek gereken bir şey kalmıyor geriye. Ancak duruma uyum sağlama alışkanlığı olmadığı için “diyet” bittiği, kalori saymayı bıraktığınız zaman her gün aynı kalorileri almaya alıştığınız için kalorileri arttırınca da her gün yüksek alırsanız kilo almak çok daha kolay olur. Güvenin bana insan kendini tutmadığı zaman ufak tefek ağzına attığı şeyler, daha yağlı yemeklerdeki kaloriler, arada bir yenen tatlılar bir araya gelince beklenilenden çok kalori ediyor. Önceden tecrübe olmadığı zaman da bir kaç günün enerji alımını içgüdüsel olarak dengelemek daha zor oluyor.

İlerleyen yazılarda eğer kalori saymak istiyoruz biz ille diyenler olursa dönüşümlü karbonhidrat diyeti  (carb cycling) hakkında bir yazı yazacağım. O zamana kadar, çok enerji harcadıysanız daha çok enerji alın, az harcadıysanız daha az alın. Bu kadar basit.

Beslenme Mitleri

Zengin bir mit kültürü barındıran vücut ve güç geliştirme dünyasının , meşhur ve saçma beslenme mitlerine göz atalım bu sefer de.

1.YUMURTANIN SARISI YAĞLANDIRIR VE KOLESTROL YAPAR.

5270481747

Kolestrol konusundaki araştırmalar gösteriyor ki , toplam kolestrol sayısının bir önemi yok  ,önemli olan 2 tür kolestrolün denge içerisinde olması.Ve doymuş yağlar – tereyağ , iç yağ , hayvansal yağlar – “iyi” kolestrol diye geçen büyük parçacıklı kolestrolün artmasına yardımcı oluyor.”Kötü” kolestrolün sebebi , şekerli besinler.

Yumurta sarısı fobisinin , yağlandıracağına inanma kısmına gelirsek.Öncelikle söylemek istediğim , hiç birimiz evrimden daha akıllı değiliz. O besin daha sonra bildiğimiz etrafta koşan bir canlıya dönüşecekken , ve çoğu kişi “şu işe bak ya nasıl yaratılmış diye ” düşünürken, bütünü parçalayıp , bır kısmını atmak gerçekten saçma. Yumurta bir bütündür. Sarısını atınca , o artık yumurta olmaktan çıkıyor.

Sarısında da beyazı kadar protein olması ve A , D , K gibi vitaminlerin bulunması ve vücudumuzdaki bu vitaminlerin de yağlarda çözülmesi de durumu daha da saçma bir hale getiriyor.

Yağ barındırdığı için tabii ki kalorisi daha yüksek ancak 5 yumurta beyazı yiyeceğinize , 2 tam yumurta yeseniz aynı proteini alıp yanlızca 50 kalori fazla alacaksınız ve bu kalori gerçekten önemli olan güzel bir yağdan gelecek , kas yapmak için kesinlikle daha çok faydası olacağı gibi ve daha tok tutacağı için atıştırmanızı engelleyebilir.Hem bütçenize de faydası olur

Tabii ki , alışkanlıkları değiştirmek zor.Eğer bütün sarıları atmaya alışkın olanlarınız varsa , en azından yavaş yavaş yediğiniz tam yumurta miktarını arttırın.Göreceksiniz yağlanmayacaksınız.

2.YAĞ YAKAN BESİNLER

Bu besinler , sihirli bir şekilde yağ yaktırmaz ancak bazı besinler , termajonik etkisi ile vücut sıcaklığını arttırır.Özellikle acı biber türevle54731792_s-2-300x200ri , zencefil gibi kapsaisin içeren .Yeşil çay , kahve gibi kafein içeren besinler , vücutta sebep oldukları bir takım etkiler sebebi ile metabolizmada geçici olarak artma sağlayabilirler.Ayrıca tüm makrobesinlerin ( protein , karbonhidrat , yağ ) sindirilmesi için enerji harcanır ve bu da benzer bir etki yaratır.Makrobesinlerin arasında en çok protein bu etkiye sahiptir.Proteinin vücuda kattığı enerjinin neredeyse %20-25 i sindirim ve kullanım sırasında kullanılır.

Yani günde 1000 kalorilik protein yiyen birisine kalan 750-800 oluyor ve tok tutma etkisi en yüksek olan besin yine proteindir.Düşük yağ oranına düşmeye çalışan insanların sık sık kullandığı bir yöntemdir.DÜşük yağ oranına yaklaştıkca o 200-250 kalorinin çok önemi oluyor.

Bu besinlerin hiç biri gerekli ortam sağlanmadıkça yağ yakmayı sağlamaz.Bu gerekli ortam da tabii ki enerji açığı.Ve bu yağ yakma dediğimiz şeyi gözünüzde büyütmeyin.Bunlar metabolizmada olan %1-%2 lik oynamalar , ancak kartlarınızı doğru oynarsanız uç uca ekleyerek bir etki alabilirsiniz ama önceliğiniz besin miktarı ve doğru çeşit kardio olmalı.

3.ANTREMAN SONRASI 30 DAKİKALIK FIRSAT PENCERESİ

Bu sitede yazdığım her türlü hatayı bende yaptım ve bütün mitlere bende inandım.Aralarında en uzun süre inandıklarımdan biri de bu olmuştu.Antremanım bittiği gibi hemen protein tozu ve basit şekerden oluşan içeceğimi içerdim.Bu söyleyeceğim aklınızda hep bulunsun.

SUPPLEMENT FİRMALARININ İLAÇ FİRMALARINDAN HİÇ BİR FARKI YOK.

Hala diyenler var ki hemen antreman bittiğinde hızlı sindirilen bir protein almazsanız vücut katabolik durumda olur ve kas yıkar.Herhangi bir besin ile bu yıkımın önüne geçmenizin pek imkanı yok.Anca o besini damardan falan almanız lazım ki anında etki yapsın.Ayrıca kas yapımı dediğimiz olay , yıkım ile yapım arasındaki dengenin yapım lehine olması ile gerçekleşir ve bu süreç 48 saate kadar devam eder.Yani protein sentezi bitene kadar.Önemli olan yapılan çalışmadan sonraki 24 saat içerisinde yeterli besinin alınmış olması.Tabii ki demiyorum 20 saat bekleyin öyle yiyin diye ama protein tozu yerine makul bir süre içerisinde doğru düzgün bir öğün yemeniz daha faydalı olacaktır.

4.ÇOĞU SUPPLEMENT

ucm341964
Yepyeni Mucize Çare!

Bu fazlasıyla tartışmalı bir konu olduğu için çok uzatmıycam , sadece iki örnek vermek istiyorum.

Mesela BCAA diye bilinen Leucine , iso-leucine , vailin den bahsedelim.Protein sentezini arttırdıkları ile ilgili sayısız araştırma var.Mesela şöyle bir deney yapıyorlar :

İki gruba ayırdıkları insanlardan bir gruba antreman sonrası BCAA veriliyor , diğerine verilmiyor ve sonuç olarak verilen grupta protein sentezi çok daha fazla oluyor.

İkinci deneyde de aynı şekilde iki gruba ayrılan insanlara aynı şekilde bir deney yapılıyor ve bu deneyde protein sentezinde hiç bir fark olmuyor.

Daha sonra detaylara bakınca öğreniyoruz ki BCAA nın faydalı olduğu ortaya çıkan ilk deneyde iki grupta yetersiz protein ile besleniyor.Haliyle aminoasit olan BCAA lar böylelikle fark yaratıyor.İkinci deneyde gruplara yeterli protein verilince , kaale almaya değmez fark oluşuyor.

Gördüğünüz ve yorumlayabileceğiniz gibi , bu araştırmalar her zaman güvenilir olmuyor.Genel olarak çok fazla manipule edilebilecek değişken olduğu için , bizim de manipule edilmemiz kolaylaşıyor.

 

5.”KARBOFOBİA”

1468516504224Yani karbonhidrat korkusu.Karbonhidratların yağlandıracağı korkusu.Benim çok zor yendiğim bir korku oldu.Bir yere kadar haklı bir fobidir çünkü , “taşımacı” görevi gören insulin hormonunun salgılanmasında etkileri çok büyüktür.Ancak insulin yalnızca yağ depolanmasını sağlamaz.Vücuttaki en anabolik hormonlardan biri olarak kaslara aminoasit taşınmasını da sağlar.İşin hormonal kısmı dışında , karbonhidratlar vücut için önemli bir yakıttır.Bunu arabaya koyulan benzin gibi düşünebilirsiniz.Eğer hareket edecekseniz depoyu doldurmanız gerekir.Hareket edip , ki bu hareketten kastım , glikojenin kullanılacağı kısa süreli aralıklı çalışmalar ( ağırlık kaldırma, sprint vs.) , bu depolardan yakıt kullanmayacaksanız , daha da doldurmaya çalışırsanız taşar. Bu taşma vücutta yağ depolamaktır.

Bir diğer yanıltıcı durum , glikojen depolanması sırasında her 1 g glikojen başına yaklaşık 3g su depolanmasıdır. Yani 500 g glikojen depolasanız tartıda 2kg fark edecek. Bir kısım karaciğerde , çoğunluk kaslarda depolanacaktır ancak , ihtiyaçtan fazla yenince veya sodium , potasyum dengesi sağlanamayınca vücutta su toplama olabilir ve bu sanki yağlanmak gibi algılanabilir.Bu tuzağa düşmeyin. Bunu yaşadığınız zaman , yenilen karbonhidrat miktarını biraz azaltabilir veya bir kaç öğüne bölebilirsiniz.Eğer genel olarak karbonhidratlarını yeterli düzeyde yiyen bir insansanız , böyle bir durumla karşılaşmamış olabilirsiniz.Ancak normalinde az yiyen biri iseniz , eminim yoksunluk hissi ile zaman zaman kendinizi kaybedip tatlı ve tuzlu ne varsa saldırıyorsunuzdur.Bunu belki “yükleme yapmak” olarak düşünüyor olabilirsiniz ama bu çok gerekli birşey değil.Özellikle daha sonrasında pişmanlık duyuyorsanız , bir seferde yüklemek yerine , ihtiyaç oldukça yemeyi tercih edin.

6.”CHEAT MEAL/DAY” – ÖDÜL YEMEĞİ /GÜNÜ İLLE FAST FOOD OLMALI

Vücut geliştirme ile uğraşan çoğu kişi eminim cheat meal dan haberdardır.Olmayanlar için açıklarsak , kısacası :Özellikle kilo verirken (yoksa zaten anlamı yok) tüm hafta doğru yolda olmanı , “temiz” yemeni kutlamak için , bir öğün (bazen 1 güne dönüşür) istediğin şeyi yersin ve bunun “metabolizmanı canlandıracağını” düşünerek meşrulaştırırsın.Büyük çoğunlukla bu pizza , hamburger , dondurma gibi şeyler olur.Ve işin can alıcı noktası : bunlar ödüldür.

Bende bu cheat meal çılgınlığından nasibimi aldım.Hemde defalarca , yıllarca.Bu konu malesef , bizim hedefe ulaşmamızı da etkileyebilir , yardımcı olurken sağlıksız alışkanlıklar kazanmamızı da sağlayabilir.

 Kilo verirken bütün hafta kendini tutup , günde ortalama 1000 kalori açık yaptın diyelim.1 kg yağın 7000 kalori kabul edildiğini düşünürsek amacın haftada 1 kilo vermek.Sonra o beklenen gün geldi ve normal bir gündeki 700 kalorilik kahvaltını yaptın , üzerine biraz tatlı yiyip 400 kalori fazla aldın.Sonra öğlen pizza ve patates kızartması söyledin , tüm haftanın açlığı ve beklentisi ile hepsini gömdün ve pizza ve patates ile birlikte 1500-2000 kalori arası alman gerekeninin üstüne çıktın .Daha sonra akşam da 2-3 bira içip (4-5 olmazsa eğer ) yanında bir kase de tuzlu fıstık yiyip alkolün de verdiği rahatlık ve koyvermişlikle yarım kokoreçi de mideye indirip 1500 kalori daha aldın ve günü ihtiyacından 3000-3500 kalori fazla alarak tamamladın.

Bu tabii ki , benim gibi bir insanın orta halli bir şekilde yoldan çıkmasının bir örneğiydi.Kimileri yalnızca 1000 kalori fazla alır ama kimisi , o hafta içindeki kısıtlanmışlık hissi ile tek bir günde fazladan 6-7 bin kalori alabilir (benim gibi , dombili bir geçmişiniz varsa çok mümkün.)Böyle olduğu zaman hafta boyunca yapılan işin yarısı veya daha fazlası boşa gidiyor.Ve sonraki gün duyulan pişmanlık ile birlikte , daha da kısıtlama ve cezalandırma işin içine girip , kısır bir döngüye sürüklüyor.

“Ödül yemeği” olarak adlandırılması ise başlı başına bir problem.Eğer o yemeklerin senin için iyi olmadığını biliyorsan ve hafta boyunca uzak duruyorsan , kendine ödül olarak onları verdiğin zaman , aslında kendini kandırmış oluyorsun.Hiç bir zaman o alışkanlığından kurtulamayacağın gibi , kendini boş bulduğun an , yemek seçiminin sana iyi gelmeyecek o yemekler olmasına sebep veriyorsun.

Şimdilik bu kadar arkadaşlar.Hiç bir zaman yalnızca birşeyden fazla sonuç beklemeyin. Sizi en çok güçlendirecek sonuçları , mantıklı ve dengeli bir yaklaşımla elde edebilirsiniz.

 

Perde Arkası

Kas ve güç kazanma işinde ,spor salonlarının ortalamasına baktığınızda doğru bilgiden çok , yanlış bilgi var.Bu sorun hepimizden dolayı kaynaklanıyor ve yine hepimizi etkiliyor.Çoğu kişi kendinde işe yarayan herhangi birşeyi sanki işin tek yolu öyleymiş gibi ,başkalarına söylemeye başlıyor.Ancak hesaba katmadığı şey , söylenen şeyin belli koşullar altında doğru olabileceği. Bir kaç örnek verecek olursak:

Bicepslerini geliştirmek isteyen bir “kardeşimiz” (bro) ne yaparsa yapsın geliştirememektedir . Daha sonra kolları kalın daha büyük bir bro’dan tavsiye ister ve bunun sonucu chin up yapmaya başlar ve kolları bir anda kalınlaşmaya başlar . Sonra bu “kardeşimiz” der ki ” abi chin uplar bicepsleri süper gelistiriyor ,chin up sırttan çok kol hareketi yea.

İşin aslı : bu kalın kol sevdalısı kardeşimizin bicepslerinin gelişme sebebi , hareketin kendisi değildir. chin up yaparken sırtını kullanamadığından ve hatta niyeti biceps gelistirmek olduğundan odağını bicepine vermektedir.Bicepsleri de doğal olarak , 8-10 kg dumbbellerle 10-15 tekrar yapıp “pump yapmaya” alışkın olduğundan.Vücut ağırlığı gibi yüksek bir stres altında kalınca ister istemez büyümüştür.

Örnek 2

Ekranlarda göre göre beynine , karın kaslarının çekici olduğu fikri kazınan Tolga , üniversiteye yeni geçmiştir.Büyürken defalarca kilo verme girişimlerinde bulunup , hep verdiklerini aldığı için bu sefguy-thinking-300x223er hırs yapıp , yanlış bir fikre kapılarak , kendine güveni , etrafı etkilemek ile bağdaştırıp , buna da güzel bir vücut ile ulaşılacağına inanmaya başlar ve “bende o kızların etkilendiği karın kaslarından yapıcam” der. Aynı zamanda bir yere kadar haklıdır da, çünkü beyni yıkanan yalnızca kendisi değildir.O toy kulakları ile defalarca ” vauuuv adonislere baak” cümlesini duymuştur ve böyle böyle kendisini kompleksler ve takıntılarla dolu bir dünyaya sokar.

Bir süre kendi çabalarıyla ilerleme kaydetse de , çok çaresiz ve bilgisiz olduğu için bu ilerleme devamlı olmaz ve en sonunda böyle zor! bir görevi tamamlamanın , yalnızca karın kaslarına sahip olanların bildiği , “normal insanların” sahip olamayacağı bir sır ile mümkün olduğuna kendisini inandırır.Böylelikle araştırmaya başlar ve sihirli cevabı bulmaya bütün enejisini verir.

Araştırdıkça kafası daha da karışır . Kimileri kısa ve yoğun kardio yapın der , kimileri ise bu işin tek yolunun uzun süre yavaş kardiyo olduğuna yemin etmektedir.Hatta ve hatta bazı kConcept image of a lost and confused signpost against a blue cloudy sky.işiler hiç kardiyo yapmanıza gerek yok demektedir ama onlar zaten muhteşem genetiği sahip olmalılar böyle diyebilmek için diye düşünür , o yüzden hiç kulak asmaz. Bazıları karbonhidratlar şeytan! evinizden uzak tutun der , bazıları da yağlar kilo aldırır , hiç yemeyin. Sonra araştırmaya devam ettikçe ketojenik diet, carbonhidrat dönüşümlü diet , paleotik diyet , iifym ve daha bir çok diyet türü görür ve kafası artık , önünde hareket eden bir ip , yuvarlanan bir top , güzel kokan bir yemek arasında kalmış bir kedi kadar karışıktır.

Bazı yerlerde bu vahim sorununa cevap olarak çok basit şeyler duymuştur , bazıları o kadar basit ki , yalnızca hazır gıdaları bırakıp , hareketi arttırmak kadar aptalca! bir basitliktedir.Böyle düşüncesiz bir tavsiyeyi kim verdiyse , okuyarak zamanını kaybettirdiği için , o tanımadığı kişiye, internet üzerinden , klavye savaşı bile açamayı düşünür.

En sonunda pes eder , kendisi asla bu formülü çözemeyeceğini düşünür ve bu zor görevi başarmış olan birisinden hazır tarif almaya karar verir.

O gün çok heyecanlıdır çünkü bu bilgi onu yalnızca “olmak istediği kişi” yapmakla kalmayacak , aynı zamanda “kız tavlama” oyununda rakiplerinin önüne geçirecektir. Ulvi sırrı öğrenmek için , en parçalı karın kası olan “usta”yı seçer.Bu kişi spor salonunda sürekli özenerek baktığı , karın kasları olduğundan , her karın hareketinden sonra karın kaslarını sanki bir yere gideceklermiş gibi açıp kontrol ettiğini gördüğü için , emin olan , esmer ve “makine gibi vücutlu” cool çocuktan başkası değildir.

Utangaç bir şekilde “karın kası” nın yanına yaklaşır.Utangaçtır çünkü , karın kası çocuk belli ki ondan daha büyük bir otoriteye ve kendine güvene sahiptir , yani kesinlikle öyle olmalıdır , demi? Kader anı gelir , soruyu sorar ve acaba bu sırrı verecek mi diye heyecanla bekler.” Acaba bu karın kaslarını nasıl yaptın ? Bana da yardımcı olur musun , ücret karşılığında beslenme programını ve karın çalışma programını bende uygulamak istiyorum.

Karın kası cevap verir : “dostum ücret vermene gerek yok yaa , ben sana yardımcı olurum.Akşam gidince haftalık beslenme programımı atıyim sana . Ben valla bütün sene bu formda kalıyorum. Bir sürü şey denedim ama bu proğram süper çalışıyor.”

424fccf2d689eb6cb4c3e8282d92512c
Tolga heyecandan kendi düşüncelerini bile duyamaz haldedir. Eve gider ve oturup akşam olmasını bekler.Sonunda o an gelir ve sihirli program eline ulaşmıştır. Gördüğü gibi uygulamaya başlar.

Sabah 10 yumurta beyazı – su içinde yulaf. protein tozu
öğleden önce haşlama tavuk göğsü , bir dolu tabak pilav
öğlen 2. öğün ile aynı
öğleden sonra protein tozu muz
ve geri kalan öğünle tavuk ve pilav tavuk ve pilav

çalışma olarak her gün sabah bir sürü mekik
her antreman sonrası mekik , decline mekik , ıvır mekik zıvır mekik

ilk günü bitirdiğinde midesi patlayacak haldedir.şüphe ile karışık bir sevinç ile ” ya ben ne kadar az yemeye çalışıyordum , halbuki böyle oluyormuş bu iş , demekki olay ne yediğinde.Yağsız ye diyenler haklıymış ne tavukta ne pilavda bir gram yağ yok yumurtanın sarısını bile yemiyoruz. Helal olsun bu işi çözene, bu kadar yiyerek karın kaslarım olacaksa , bu adam bana bunu bedava vererek bildiğin abilik yaptı ya” diye düşünür.Antreman sonrası sonsuz mekiklerini çekerken karın şişliğinden ikiye bile zor katlanmaktadır.Bir ara yedikleri ağzına geldiği için , sinirlenir ancak karın kası çocuğa güveni tam olduğu için tüm his ve ilkel iç güdülerine rağmen programı uygulamaya devam eder.

Aradan 2 hafta geçmiştir.Bu gün Tolga için büyük bir önem teşkil eder. Çünkü tartılma zamanıdır. Bu güne kadar tartılmamasının sebebi aslında biraz korkuyor olmasıdır. Programa olan güvenini sarsmak istemediği için yalnızca yazanı uygulayıp en iyiyi ummuştur. Tartıya çıktığında yüzünde inkar eden bir gülümseme belirir ve tartıdan inip tam olarak sıfır da olup olmadığını kontrol eder. Bir yanlışlık olmalıdır.2 hafta öncesine göre 5 kilo almış olmasına imkan yoktur.Bir daha dener , bir daha dener ancak sonuç hep aynıdır.Büyük bir tükenmişlik sendromu ile beraber , sadece yüzeysel arzularına dayanan umudunu iyice kaybederek kendisinden ve karın kası çocuktan nefret edeceği dünyasına çekilir .

Az önce ne oldu?

Hevesli ve genç arkadaşımız Tolga deneyip yanılmanın öğreticiliğini göz arda edip , sabır ve çalışkanlığı bir yana itip , kolay bir yol seçmeye çalıştığı için dersini çok güzel bir şekilde almıştır.Aslında dersini alıp almaması tamamen ona kalır , eğer yılıp bırakırsa bu durumdan pek birşey öğrenemez. Ama hırs yapar ve yine sabırsız bir şekilde yemeyi iyice keser ve kardiyoya abanırsa bu sefer kendisine metabolik bir hasar da verebilir.Hepimiz umalım ki Tolga biraz aklını başına toplasın ve sabrı , akıllı ve sıkı çalışmayı öğrensin.

Bu kısa hikayemizin teması , hepimizin eşsiz olduğudur. Bu demek değildir ki birisi kilo verirken yaktığından çok yiyebilir , yada kimisi hep eksik yerken kas yapmaya hep devam edebilir. Bu gibi kurallar herkese uygulanır. Ancak herkesin , tiroit hormonu , leptin seviyesi ve duyarlılığı , insulin duyarlılığı , kas miktarı, yağ oranı, günlük aktiviteleri, bu aktivitelerin türü , bu özelliklerden etkilenerek yediklerinin nasıl kullanıldığı ve çok daha fazlası gibi bir ton şey farklılık gösterir. O yüzden çok zayıf olan birinin çok fazla yiyerek kilo almaması da mümkündür , dombili birine “su içse yaraması” da.

O yüzden karın kasları olan birisi , ille de nasıl karın kaslarına sahip olunacağını bilecek diye birşey kesinlikle yok.O kişi belkide hayatı boyunca zayıf olup , zaten kısa bir süre çalışma ile karın kaslarına kavuşmuş olabilir.

Aynı şekile , bazıları ağırlıklara dokunsa kaslanıyor gibi görünebilir . Bir kişinin böyle olması için ille de nasıl kas yapılacağı konusunda detaylı bilgi sahibi olmasına gerek yok.Bir çok ihtimal ve değişken burada işin içine giriyor.

1. Bu kişi doğal olarak fazla testestaron ve gerekli hormonlara sahip olabilir.
2.Dışarıdan takviye olarak hormon alıyor olabilir.
3.Her nasılsa kas – zihin bağlantısı kuvvetlidir ve kendini çalışırken tam olarak veriyor olabilir.
4.Normal insan gibi çalışıp , çok güzel ve yeterli besleniyor olabilir.

veya bunlardan bir kaçını barındırıyor olabilir.

Demem o ki , hiç bir şey göründüğü ile kalmıyor. Bu işin her zaman bir perda arkası var. Hareketlerden veya sihirli beslenme programı veya şekillerinden hiç bir zaman medet ummayın.Hareketler kısmının altını çizmek istiyorum.Buna programlarda dahil.Belli bi mantık çerçevesinde yazılmış her program bir yere kadar işe yarar ancak olay her zaman onu uygulayandadır. Ortalama bir programı , kendini komple adayan birine verirseniz , harika bir verim alabilir veya dünyanın en iyi programını pek bi çaba sarfeden birine verirseniz , hiç işe yaramayabilir.Aynı şekilde ; hareketleri eğer salonlardaki ortalama olarak %80-90 ın yaptığı gibi sadece yapmak için yaparsanız ve sırf ağırlığın inip kalkmasına takılı kalırsanız tabii ki pek bi verim alamazsınız.Ama hareket sırasında çalışılan kası iyice sıkıştırmak için çaba sarf eder , üst noktada bekler , hissederek yavaşça indirirseniz , 4 yerine 2 set yapsanız bile yeterli olur.

Ayrıca iyi niyetli olmak ve yardım etmeyi istemek her zaman , iyi sonuç doğurmayabiliyor. Eğer vücut nasıl işler , doğrusu yanlışı nedir deneyip öğrendiyseniz ve eminseniz başkalarına yardım etmek sizin sorumluluğunuzda.AMA sizin için işe yarayan başkası için işe yarayacak diye birşey yok ve o an da bir sorun olmaması ilerde bir sorun olmayacağı anlamına kesinlikle gelmiyor.Eğer çoğu şeyi bildiğinizi sanıyorsanız büyük ihtimalle bilmediğiniz çok şey var ve öğrenmek için daha çok çaba sarf etmelisiniz.Bildikçe bilmediğini anlıyorsun.Bunları söylemedeki amacım kimseyi yermek değil , yalnızca insanların kendi duruşlarının hiç farkında olmadan , omuzlarında “sadece ağır çalışırken ” olan bir acı varken , bu tarz problemlere sebep olan hareketleri başkalarına marifetmiş gibi anlatmalarına , deadlift yaparken abartı şekilde kendini geri atmayı bir yerlerden görüp , bunun “hardcore ve cool” olduğunu düşünüp , onu yaparken vücutta ne olduğa dair hiç bir fikri olmadan kendisinden biraz az kaldıran birini gördüğünde , öyle yapılması gerektiğini söyleyenlere , bench press i dirseklerinden çarmıha gerilmiş gibi yapıp , başkasına bench te destek olurken ” göğse indir , o bar değecek” diye tavsiye verip , kendi omuzları yetmiyormuş gibi başkalarınınkine de zulum edenlere , ve her türlü cahilce yapılan iyi niyet göstergelerine biraz sinir oluyorum ,düşüncesizce ve kibirli buluyorum.Düşünürseniz eğer bu iyi niyetli , kötü eylemler ; çoğu kişinin ailelerinin ve toplumun yapmasından yakındığı ” oğlum/kızım ne yapacaksın “olmak/yapmak istediğin” olup/yapıp , onun yerine şunu*onların istediği* yapsana ne güzel. Gibi farklı bir boyutta da büyük benzerlik gösteriyor ve hayatı etkilenen kişinin ne şekilde etkilendiği genelde öncelik olmuyor. Konu iyice dallanıp budaklanmadan sonlandırsak sanırım iyi olacak.

Ha birde , hiç bir zaman doğal olarak birşeye sahip birisinden o konuda tavsiye istemeyin.Kalfları zaten hep büyük olan biri , kalf büyütmek konusunda büyük ihtimalle pek birşey bilemez. Ve tabii ki “doğal olmadan” birşeylere sahip bir insandan da siz doğal iseniz pek birşey kapamazsınız , çünkü vücudunuz aynı şekilde işlemiyor.

Evet , geldik sona. Yazı ilk aklımda olandan biraz farklı bir şekilde ilerledi , ancak hoşuma gittiği için bu şekilde başka bir hikaye ile devam yazısı ekleyebilirim diye düşünüyorum ve hepinize bol sorgulamalı , sabırlı ve kendini bilmeli günler diliyorum.

 

 

İstediğin Hızda Kas Yapamamanın Olası 4 Sebebi

Herkes hatırlar ilk başlardaki hızlı kas ve güç gelişimlerini , bunun ne kadar iyi hissettirdiğini.Ama kaçınız aynı hızda kas yapmaya devam ediyor?Tamam , tabii ki aradan yıllar geçtiyse aynı hızda devam etmek pek mümkün değil ama durmasına da gerek yok.Bu yazıda bunun olası 5 nedeninden bahsedeceğim.

1.Yeteri kadar kalori almamak

Bu durum genellikle , zayıf olanlarda çok yaygındır. “Hard gainer” da denir.Bu arkadaşlar binlerce kalori aldıklarını iddia edebilirler.”Patlayana kadar yiyorum daha ne kadar yiyebilirim” derler.Ancak ne zaman böyle birine , yediklerini 1 hafta boyunca yaz desem , elime geçen sonuç hiçte çok miktar yemeğe eşit olmuyor.

Skinny-Flex-629x408
Zor kas yapmıyorsun , az yemek yiyorsun.

Fark ettiğim şey , kulaktan dolma bilgilerle ( genelde kaslarının bile kası varmış gibi görünen ” vücut kabiliyetleri dışarıdan arttırılmış” kişiler tarafından verilebiliyor) yenilen yağ miktarı azaltılıp , kendini pilava ve tavuk göğsüne vurmaktan kaynaklanabiliyor.Zaten bir süre sonra bu beslenme tarzının sıkıcılığından ve sonuç alamamaktan , sporu bırakıyorlar.

Arkadaşlar ! Eğer steroid kullanmıyorsanız (ki tavsiye etmiyorum) , kullananlar gibi çalışmanıza ve yemenize hiç gerek yok.(6 öğün, çok fazla protein , çok az yağ – hep fazla tekrar setler vb.)

Aslında yapılması gereken şey çok basit , biraz sabırlı olabilecek olanlara uygulaması çok kolay bir tavsiyem var.Şu anda ne kadar çok yediğinizi düşünüyorsanız düşünün , bu miktarın aynısını yemeye devam ederken , günlük 1 ekstra öğün daha yiyeceksiniz.Sadece bu kadar. Artık bunu yatmadan önce mi yersiniz , öğünlerin arasındaki süreyi biraz kısaltıp bir öğün için daha yer mi açarsınız ne yaparsınız bilmiyorum.Ve yediğinizi öğünde herhangi bir protein kaynağı olmasına dikkat edin.Yalnız öğün derken , yalnızca bir ton balığı , yada bir tost falan gibi bir şeyden bahsetmiyorum.Doğru düzgün bir öğün yiyeceksiniz.Karbonhidrat , protein ve yağ içerecek.

Eğer bu öğünü eklediğiniz için diğer öğünlerden istemeden kısarsanız , hiç bir işe yaramaz . O yedikleriniz aynı kalacak unutmayın.

Vücut bu fazla yemeye alışacak ve bir süre sonra yine duracak , o zaman da ekleyebilirseniz bir öğün daha ekleyin , çünkü zaten sizde alışmış olacaksınız.Ama olmazsa bu sefer aralara az yer kaplayıp , çok kalorisi olan besinler ekleyin.Buna en iyi örnek kuruyemişler olur.Günde bir dolu avuç kadar kuruyemiş , kilo almanın devamını sağlamak için yeter diye düşünüyorum.Bundan sonrası için mantığı anladınız herhalde , kas yapma yavaşlayınca yemeği arttırıyoruz ve o zamana kadar yediğimiz miktarı azaltmıyoruz.

Avuçiçi değil ! Sanki çeşmeden su içermiş gibi bir avcunuzu kap şekline getirin ve istediğiniz kuruyemiş ile doldurun!

Eğer güne bir poğaca ile başlayıp , sonra okula yada işe gidip , öğlen ekmek arası basitçe bir şey yiyip , sonra spordan önce yalnızca meyve yiyip , sonrasında da normal bir akşam yemeği yiyorsan ve , bütün gün sürekli yiyorum zaten , diyorsan . Lütfen kendine “hardgainerım ben” kas yapmam çok zor falan deme.Otur yemeğini ye.

2.Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp , Farklı Sonuçlar Beklemek ( Delilik? )

Bu iki şekilde oluyor , ilki : Hep ama hep aynı set ve tekrar sayılarını kullananlar.
İki : Hep aynı ağırlıkları kullananlar . Zaten birini yapan diğerini de yapıyor.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum:

Eğer düzgün bir form kullanıyorsanız , herşeyi 10-12 tekrar civarı yapmanıza gerek yok.5-7 civarı kullanmak (ben daha çok 3-5 arası tercih ediyorum ama “nasıl yapılır videolarına başlamadan tavsiye etmiycem , mesulliyet kabul etmiyorum.) daha fazla sonuç sağlayabilir.Bunun sebebi vücuttaki farklı türdeki kas lifleri. 2 ana kas lifinden , büyümeye daha çok potansiyeli olan düşük tekrarlara ve yüksek yüklere daha iyi tepki verir.Bu demek değil ki diğeri çalışılmamalı.Gelişmek için geniş bir tekrar aralığı yelpazesi kullanmalıyız . Ancak ağırlıklı olarak hangisini kullanacağımız amacımıza göre değişir.

Güç için : 1-5 tekrar , yüksek ağırlık
Kas büyümesi için : 5-12 tekrar ,  orta ağırlık
Dayanıklılık için : 12 tekrar ve üzeri , düşük ağırlık (doğal olarak)

Gibi bir genelleme yapabiliriz ancak hangisine ağırlık veriyorsanız , muhakkak destekleyici olacak şekilde diğer iki tekrar aralığından da bazı setler dahil edin.

Bir diğer alışkanlık ise hep aynı süre dinlenme.Veya hep tam olarak dinlenmek.Eğer 1-5 tekrar arası çalışıyorsanız ve deadlift , squat , press gibi hareketler yapıyorsanız o zaman tabii ki dinlenme süresini uzun tutabilirsiniz (1-5 dk arası). Bunun dışında genelde 1-2 dkdan fazla dinlenmenize hiç gerek yok.Eğer antreman bittiğinde doğru düzgün terlemediyseniz , ya yeterince ağır kaldırmıyorsunuz , yada çok fazla ara veriyorsunuz.Lütfen o telefonu da set aralarında elinize alıp durmayın.Bu aradaki süreyi bazı esnemelerle veya , kafa olarak bir sonraki sete hazırlanmak için kullanmak çok daha fazla fayda sağlayacaktır.

Çözüm olarak  : Dinlenme sürelerini 30-60 sn arasına düşürün.Veya iki farklı kas grubu çalışıyorsanız ve birbiri ile benzer görevler üstlenmiyorlarsa ( İkiside itme : Göğüs – Omuz, Triceps  – Göğüs ; ikiside çekme : Sırt – Biceps) süperset yapın , hem odağınız dağılmaz , hemde istemeden yağ yakıp , kas yapma hızınızı arttırabilirsiniz.

İnsanların kendi kurdukları rahatlık hissinin dışına çıkma gibi bir sorunları oluyor.Çoğu kişi daha yüksek ağırlık kullanabilecek güce sahip oluyor.Ancak “oluşturulmuş tükenişe” ulaşınca bırakıyorlar.Zihin , kastan önce tükenir ve gücünün bittiğini sanabilirsin.

Yapılacak şey : Nefese odaklan  ve kası düşün.Aklını acıdan çelerek ” oluşturulmuş tükenişin” ötesine geçebilirsin.

Not : Daha yüksek ağırlık kullanabilecek olanlar derken ; yaptığı hareketi ne amaçla yaptığını bilen ve çalışması gereken kası , gerçekten hissedebilen kişilerden bahsediyorum.Tek kol dumbbell row yaparken , önkol – biceps ve sadece yan tarafında bir yerlerde hissediyorsan , sırtının iç ve alt taraflarında hiç bir aktivasyon yoksa , ortada bir sorun var demektir.Öncelikle düşünün , ben bu hareketi neden yapıyorum.Ne hissetmem gerek ve onu hissediyor muyum diye:Hareketlerden bir şey beklemeyin. İyi hareket kötü hareketten çok , doğru yapan ve yanlış yapan kişi var.Formundan emin olduktan sonra ağırlıklarını arttırmaya başla.

3.Yeteri Sıklıkta Çalışmamak

Hayır , haftada kaç kere spor yapıtığından bahsetmiyorum.Önemi olan , bir kası haftada kaç kere çalıştığın .Çok basit bir soru sorayim.Bir şeyde , bu herhangi birşey olabilir, iyi olmak için ne yapmak gerekir ? O şeyi sık sık tekrarlamak. Bu yüzden kaslarına ve sinir sistemine güçlenmesi için ne kadar sebep verirsen , o kadar fazla gelişirler.

Kas büyümesinde önemli olan şey ; kas yıkımı ile kas yapımı arasındaki ağırlığın , yapımın lehinde olması.

quote-stimulate-don-t-annihilate-lee-haney-54-84-45
Stimüle et (uyar) , öldürme.

Bir antremanda , kas ölüp bitene kadar set üstüne set , set üstüne set yapıyorsan eğer , kasın işi bitmeden antremanı bitirmiyorsan , iyileşme sürecinden çalıyorsun demektir.Gelişime gelince önemli olan ne kadar “iyi” öldürdüğün değil , ne kadar iyi iyileştiğindir.

Her ağırlık çalıştığımızda , çalışılan kastaki protein sentezi artar ve yaklaşık olarak 48 saate kadar , azalarak devam eder.Yani klasik “bro-split” olan , her gün yalnızca bir kas çalışma anca bir yere kadar ilerletiyor insanı.Eğer 2 günde sentez normal seviyesine dönmesine rağmen , o kası anca 1 hafta sonra çalışırsan , kasının tam potansiyelini kullanmıyorsun demektir.

Bu rutinin bir diğer eksik yanı , , hareketlerde iyi olmak için yeterince fırsat olmaması.Herhangi bir şeyi , 1 değil de 3 yaparsan , sinir sistemine daha iyi yerleşir ve hareketleri yapmada ve hissetmede daha iyi olursun.Çünkü artık yaparken düşünmene gerek kalmayacağı için kendini gözlemleme ve analiz etme fırsatın olur.(İstersen)

Demem o ki ; eğer “anabolik ilaç” kullanan biri değilseniz , protein senteziniz “onlar” kadar yüksek olmaz ve uzun sürmez.O yüzden optimum gelişme için her kası haftada en az 2 kere çalışıyoruz.

4.İlerleme Kaydetmemek

Eğer aynı yerde sayıyorsan , gelişmiyorsun demektir.(Hadi ya?!) Bundan kastım, ağırlık ve tekrar konusunda aynı yerde saymak.Herkes ağırlıklarını bir yere kadar arttırıyor.Ancak daha sonra sadece kasın işi bitene kadar ilerleyip , bunu da genelde çok eklemli değil ,izolasyon hareketlerle (curl , fly , raise ) sağlıyor.

Tamam bu bir yere kadar işe yarayabilir .Sonuçta kaslar tam olarak , ne kadar ağırlık kullanıldığından çok , üzerlerindeki strese ve stresin süresine bakıyor.Ama bu sadece işin küçük bir katmanı.

Asıl odaklanılması gereken , sinir sistemini ve kasları ; sürekli olarak artan bir yükleme altına sokmak.

Bunu yapabilmemizin yolu : İŞİ CİDDİYE ALIP , TAKİP ETMEK.

Bir sonraki antremandan itibaren bir defter alıp , temel hareketlerde kullandığın ağırlıkların hepsini kaydet!(Bench Press, Squat , Deadlift , Overhead Press ).

Şimdi şöyle bir yol izliyoruz : Diyelim squatı son sette , 70 kg ile 5 tekrar yapabiliyoruz.Bir sonrakine hedefimiz 6 tekrar , bir sonrakine 7 tekrar ve sonra 8 tekrar.Sıradaki antremanda artık ağırlığı %10 civarı arttırıp , 5 tekrardan başlıyoruz.Aynı süreci tamamlayıp yine %10 artış yaparak 5 tekrara geri dönüyoruz.

Kas ve güç gelişimi için illaki tükenişe gitmeye gerek yok.Eğer hep ilerleme kaydediyorsan.
Umarım herkes , işine yarayacak bazı şeyler öğrenmiştir.Şimdi sırada bunları uygulamaya koymak kaldı.Haydi kolay gelsin.

Yağ Yakma Hataları ve Tavsiyeleri – Beslenme

main-qimg-d58fa1f9c9bdb31c80064dd756753a78-c
Kışın çalıştınız , uğraştınız .Gördüğünüz yemeklerin hepsini ağzınıza doldurdunuz.İşler güzel gidiyordu , güç arttı , kaslar daha büyük görünüyordu.Yavaş yavaş kıyafetler geçen yazki rahatlıkta olmamaya başladı.”Yağlanmaya mı başladım acaba” diye düşünüp aynaya bakınca çokta bir fark yoktu.Taa ki “en iyisi belli aralıklarla çektiğim ilerleme fotoğraflarımı karşılaştırıyim” (Bunu yapıyorsunuz demi?) diyine kadar.Bazıları pek önemsemedi ve şişman olmayı , “ben kaslıyım” diye meşrulaştırıp yemekleri büyük tahta yemek kaşığı ile ağzına doldurmaya devam etti ve insulin duyarlılığını , devletin halka olan duyarlılığı ile aynı seviyelere düşürdü ve yediklerini express kargo ile yağ depolarına yolladı.

Kimileri ise aklını başına toplayıp , “en iyisi bir daha bu kadar abartmıyim yemeyi , görünüşe göre yediklerimin hepsi kas olmamış . Şimdi ne yazık ki uzun bir süre kilo vermem gerekicek , neden kendimi bu kısır döngünün içine sokup duruyorum.Kendimle ne zorum var” diyerek ufak bir aydınlanma yaşayıp (umarım) bu kadar ölçüsüz davranmayacak.

Ancak kimileri var ki bu dönüştüğü kişi (aslında yalnızca görüntü) hiç hoşuna gitmeyecek ve hemen kalorilerini yarı yarıya düşürüp , her antremanından sonra (daha da kötüsü önce !) 1 saat koşu bandında hamster gibi koşacak.

Bu yazıda yukarıdaki genelleme gruplarından herkesin uygulayabileceği bir takım tavsiyeler vericem.İlk bölüm beslenme ile ilgili olacak.

Beslenme konusunda söyleyeceğim en önemli iki şeyden biri , hiç bir sihirli beslenme programı yok!Varılabilecek en doğru sonuçlara , sağduyu ile ulaşmak genelde mümkün.Tabii ki , makrobesin yüzdeleri , ödül yemekleri , karbonhidrat yükleme gibi vs. gibi bir ton şey duymuş olabilirsiniz ancak bunların hiçbiri kendi başına büyük bir fark yaratmaz!Bir insan gayet düşük yağ oranına bunların hiç birinden haberdar dahi olmadan inebilir.

İkinci en önemli şey ise en iyi beslenme düzeni , devam ettirebildiğindir.Tamamen sağduyu.

Şimdi amacı kas yapıp güçlenmek olan birinin yağ yakarken dikkat etmesi gereken en önemli şeyden bahsedelim :

Gücünü muhafaza etmek(mümkünse arttırmak)

Amacınız yağ yakmak olmalı , kilo vermek değil.Kilo verirken tam olarak neyden ne kadar azaldığını bilmiyoruz.Tartıdan eğer 3 kilo azaldıysa bunun bir kısmı su , bir kısmı glikojen , bir kısmı yağ ve mantıklı bir şekilde ilerlemiyorsak bir kısmı da kas olacaktır.Kası koruduğunu bilmenin en kolay yolu, gücünün azalmadığını görmektir.Bunu nasıl bir çalışma ile sağlayabileceğimizden bu yazının çalışma ile ilgili ikinci kısmında bahsedicem , şimdilik beslenme bunda nasıl bir rol oynayabilir ondan bahsedelim.

– Kilo Verebilmek İçin Yeteri Kadar Kalori Almamak –

Güç ve kas kaybetmenin en kolay yollarından biri , fazla kilo aldığını düşünüp kalorileri bir anda çok fazla kısmaktır.Bu tabii ki başta tartıda hızlı bir eksilme sağlar ve hatta ayna da bunu doğrulayabilir ama az önce dediğim gibi bunun büyük kısmı , özellikle karbonhidratlar azaltıldıysa , glikojen ve su ağırlıklı olur.Besinleri yakıt ve yapı taşı olarak görmek çok önemlidir.Proteinler yapı taşı , karbonhidrat ve yağlar yakıt görevi görür.O yüzden dengeli bir şekilde hepsinden yeterli miktarda almak gerekir.

Peki çok az veya fazla aldığımızı nasıl bilebiliriz.Bunu aslında vücudumuz bize anlatır ancak yıllardır süregelen boktan beslenme tarzı vücudun bizim ile olan iletişiminde parazit yaratır.Söylediğini duyamayız, duysakta anlamayız veya vücudumuz zaten kör ve sağır olmuş olabilir.

Bu durumu düzeltmek için yapılması gerekeni aslında herkes biliyor. Sorun zaten uygulamaya gelince başlıyor.Evet!  Herkesin bildiği apaçık gerçeği söylüyorum.Çer çöp yemeyi bırakın! Hazır gidalardan ve fastfoodtan mümkün olduğunca uzak durun!

Bu besin(?)lerin içirisinde, ne olduğunu bilmediğimiz binbir çeşit şey var.Ve bunları soktuğun yer senin tek yaşam alanın.Evden bahsetmiyorum , yegane yaşam alanımız kendi vücudumuz.

Bu boktan yiyecekleri ne kadar yerseniz vücutta o kadar insülin direnci gelişir ve vücuttaki “besin paylaştırması” o kadar yetersiz olur.Bu da demek oluyor ki daha çok karbonhidrat, kaslarda glikojen olarak depolanıp , aktivitelerde kullanılacağına , yağ olarak depolanır.Bunların sebepleri üzerine daha detaylı bir yazı yazılabilir ancak pek hevesle okunacağını sanmıyorum.

Ne kadar kalori almamız gerektiğini bilmenin en kolay(?) yolu, kalorileri hesaplamak, yalnız model olmak ya da yarışmalara katılmak gibi bir hedefiniz yoksa, böyle bir şeyde pek gereklilik görmüyorum.Onun yerine insan olarak en iyi yaptığımız şeyi bilip , ona göre hareket etmemiz gerekiyor.Bu da tabii ki adaptasyon. Vücudumuz gerçekleşen her türlü değişiklik sonucu dengeyi yeniden sağlamak adına birbirini etkileyen milyonlarca işlem gerçekleştirir.Bunun adına “homeostasis” denir.Bu basitçe , vücudun hayatta kalmak için yaptığı bir süreçtir.

Peki, bunun yağ yakmamıza ne etkisi var? Diyelim ki; bir miktar görüntü takıntısı olan arkadaşımız günde 3500 kalori alıyordu.Kendini şişman görmeye başladı ve kalorilerini 2000 e kadar düşürdü ve üzerine de hergün 500 kalori yakacak kadar kardiyo yapmaya başladı.Günlük 2000 kalori açığı ile 10 günde tartıda 3-4 kilo eksildi.Çok mutlu ve birşeyler başarmış hissederken bir anda kilo vermesi durdu.Bir kaç gün sonra siniri bozulmaya başladı çünkü sabır erdemi henüz gelişmemişti.Yediklerinden daha da kıstı  ,kardiyoyu biraz daha arttırdı.Aradan bir ay gectiğinde 7-8 kilo vermişti ama fiziksel ve psikolojik olarak bitmişti ve kas yapmak isterken aldığı 15 kilo yağı yakması için bir bu kadar daha vermesi gerekiyordu.Kendisini zorladı ,zorladı bir ay daha dayandı ama bu ay içerisinde tartıda hiç bir azalma olmadığı gibi spor salonunda kullandığı ağırlıklar düştü , artık çok çabuk yoruluyor ,mutsuz ve huysuz hissediyordu.Daha fazla dayanamadı ve kendisini karın kaslarını elde etmek için özel bir formül gerektiğine inandırıp ,eski yeme düzenine geri döndü , verdiği kiloların hepsini geri aldı.- Mutsuz son –

Peki bu “fazla hevesli arkadaşımız”ın başına bunlar neden geldi?

1. Hızlı bir şekilde kalori kesmekten dolayı metabolizma üzerinde büyük etkisi olan tiroit hormonunda düşüş olmaya başladı (özellikle aktif formu olan T3).

2. Hergün yapılan uzun kardiyo ile beraber , vücudun temel yıkım hormonu olan kortisol heryerde kol gezmeye başladı.

3. Metabolizma ve açlık-tokluk hissi üzerinde büyük etkisi olan leptin hormonu da bu düşüncesiz uygulamalardan nasibini aldı ve düşüşe geçti.

4. Hayatta kalmak için büyük çaba sarf eden vücut adapte olmaya devam ettikçe metabolizma hasar almaya devam etti.

5. Yemekleri sindirmeye harcadığı enerji azalmaya başladı ve ishal , kabızlık gibi sindirim problemleri ortaya çıktı.

6. Vücut , sağa sola yürümek , çalışmak gibi gündelik işlere enerji harcamak yerine organlarını sağlıklı tutmak ve az da olsa hormon salgılayabilmeyi seçtiği için , ne istek ne enerji kaldı.

7. Artan enerji açığına vücut , harcadığı enerjiyi düşürüp dengeyi sağlamaya çalışarak karşılık verdiği için, arkadaşımızın işi gittikçe zorlaştı ve vücut en sonunda seratonin , dopamin gibi hormonlarını üretmeyi bırakarak, mutsuzluk çukuruna gömüldü.

8. Vücut kendisini daha da kötüsünden korumak isteyeceği için “acil durum deposu” yağlardan vazgeçmektense salonda düşen performansa uyum sağlamak için “gereksiz kaslardan” kurtulmayı seçti ve bu eğitimsiz arkadaşımız ya kendi yanlış kararlarına ya da başkalarından duyduğuna körü körüne inanmanın kurbanı olarak hayatına daha güçsüz ve daha şişman olarak devam etti.

ÇÖZÜM : Değişiklikleri yavaş yavaş yapmak.

Şöyle bir yol izlenebilir : Öncelikle kilo almadan ne kadar yiyebiliyorsak oradan yola çıkıcaz.Vücut azalan kalorilere uyum sağladığı gibi , artan kalorilerede aynı şekilde uyum sağlıyor.Kaloride devam eden bir artış yoksa , yani çok yemeğe alışıp miktarı da aynı şekilde arttırmıyorsanız , sonsuza kadar kilo almazsınız.O yüzden eğer kiloda son bir iki haftadır bir değişiklik yoksa,başlangıç olarak o miktarı kullanabiliriz.Bunun üzerinden iki şekilde başlayabiliriz:

1. Kardiyo eklemeden , yalnızca çalışmadaki hareketlerde dinlenme sürelerini kısaltıp.Öğünlerde antremandan önceki ve sonraki öğün olmayan diğer öğünde miktarı tabak başına ücte bir kadar azaltın.
2. Kilo verme yavaşlayınca bir tane 10-20dk arası H.i.i.t(yüksek yoğunluklu- aralıklı çalışma) ekleyin. Bu çalışmayı çok farklı çeşitlerde yapabilirsiniz ve bununla ilgili yazılar yazıcam ancak şimdi kısa bir kaç örnek vereyim.

20-30sn yüksek efor ip atlama => 40-60 sn yavaş tempo ip atlama => 10-20dk

Eğer kardiyo için alet kullanmayı tercih ediyorsanız bunu herhangi birini kullabilirsiniz.

11smr06.

Ancak yüksek efor dediğim kısım YÜKSEK EFOR olmalı!Eğer 15 dk sonunda her yerinizden terler akmıyorsa ve rahatsız hissetmiyorsanız tam yapamamışsınız demektir.

10 burpees – 15 bodyweight squat – 30 sn Jumping Jack – 10 Şınav – 10 Lunge(bacak başına) –  30 sn Plank   => 1-2 dk dinlen ve tekrarla

Bu tarz bir çalışmadan daha çok verim alacağınızı düşünüyorum.Spordan sonra veya tercihen başka bir gün yapın.

Kilo verme bir daha durduğu zaman , aralarda atıştırma yapıyorsanız onları bırakın.Eğer atıştırmıyorsanız ama yemeklerinizin üzerinde kalın bir tabaka yağ varsa eğer yağ miktarını biraz azaltın.Tereyağ , zeytinyağ , kuyrukyağı gibi sağlıklı yağları normal miktarda yiyorsanız (sakın komple çıkarmayın) , yemek seçimlerinde değişiklik yapma zamanı geldi.

Bu aşamada daha çok yer kaplayıp daha az kalorisi olan besinleri , daha az yer kaplayıp daha çok kalorisi olan besinlerle değiştiriyoruz.

Spordan sonra veya önce olmayan öğünden nişastalı veya tahıllı olan karbonhidrat kaynağını ; karnıbahar , brokoli ,kabak , patlıcan vb gibi . sezon sebzeleriyle veya herhangi bir salata ile değiştirin. Mesela marul , domates , salatalık , biber , semizotu gibi o mevsimde ne varsa onlardan bir kombinasyon yapıp yiyin.

Kilo verme tekrar durduğunda bir adet daha h.i.i.t çalışma ekleyin.

Kilo verme tekrar durduğunda antreman öncesi veya sonrası öğünden karbonhidrat veya yağ miktarını azaltın.Az miktar bir azaltma olursa herhangi birşey eklemeye gerek yok , yalnız fazla azaltıp tam doymamaya başlarsanız , herhangi bir etin yağsız kısmından o öğüne ekleyin.

Protein bu konuda iki şekilde faydalı olacaktır.İlk olarak protein sindirilmek için daha fazla enerji kullanılır. Yani eğer 100 kalori degerinde olan 25 g protein tüketirseniz bunun 20-30 kalori civarı sindirip sırasında harcanır.Yani daha fazla yiyebilirsiniz ama göründüğü kadar kalori almazsın.İkicisi de protein diğer besinlerden daha doyurucudur , o yüzden kilo vermenin zor kısmı olan açlık hissi ile başetmeyi sağlar.

Bir sonraki yavaşlamada h.i.it çalışmalarının yoğunluğu ve/veya süresi arttırılabilir.

Benim tavsiyem 3 tane h.i.i.t çalışmasından fazla yapmamız , çünkü bu antremanlarda vücut için zorlayıcı ve vücudun bundan toparlanması gerekiyor.Bunun tercihi kişiye göre değişmekle birlikte ben 2 tane gerçekten yoğun hiit yapıp , yemeklerimi de en fazla ilk başladığım miktarın %30 u kadar azalttıysam , vücudu yormayacak yani toparlanmasına gerek kalmayacak şekilde hareket eklemeyi tercih ediyorum.Yani bildiğimiz yürümek.

Kimisinin çok fazla zamanı olmayabilir ancak eğer varsa bu aşamalı kalori düşürüp yavaş yavaş kardiyo eklemenin arasına yürüyüşler eklenebilir.Spor salonuna veya işe yürüyerek gibi şansınız varsa yemekten azaltmak yerine kesinlikle bunu tercih edin.

HER ZAMAN HAREKETİ ARTTIRMAYI , KALORİLERİ AZALTMAYA TERCİH EDİN!!!

Kalorileri fazla azaltıp azaltmadığımızı nasıl anlarız ?

Eğer antremanlar için yeteri kadar enerji bulamıyorsak ve kullandığımız ağırlıklar azalmaya başladıysa.Antreman öncesi öğüne bir miktar karbonhidrat ekleyerek.Performansı gözlemleyin.Buradan aldığınız kaloriyi başka yerden azaltmaya çalışmayın.Daha iyi performans göstermek her zaman daha fazla kas korunmasını sağlar ve metabolizma yavaşlamasını önleyerek daha sağlıklı ve kalıcı bir kilo vermeye yardımcı olur.

ÖNEMLİ NOT : Eğer kondisyonunuz yerlerde ise ve/veya fazla kilolu iseniz , biraz kondisyon arttırana kadar hiit antremanları yerine , ağırlık çalışmasından sonra koşu bandını , yoracak ama öldürmeyecek bir eğime kadar arttırın.Aradan 5-10 dk geçtikten sonra konuşurken arada bir iki soluk alarak veya anca bir çırpıda söyleyerek cümleleri tamamlayacak kadar nefes nefese iseniz doğru yoldasınız.Ancak cümle kurmakta zorluk çekiyorsanız o zaman ya hızı ya da eğimi azaltın.

Bir sonraki bölüm de çalışmalarda yağ yakma amacıyla yapılan hatalardan ve nasıl daha mantıklı değişiklikler yapabileceğimizden bahsedicem , gelişmeye devam!